Content on this page requires a newer version of Adobe Flash Player.

Get Adobe Flash player

     
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
7D4
 
 
7D5
 
 
7D6
 
 
7D7
 
 
7D8
 
 
7D9
 
 
 
 
 
 

7D9 Demo Party Değerlendirmeleri

Domino
Alcofribas
Spacecake
Arcane
Tesla
Ragnor
Nightlord

7d9 / Domino

7DX partilerine ilk kez geçen yıl katılmıştık. 7D8'e Zonguldak'tan 350km yol yapıp gidecektik ve partiye katılmaya karar veren tüm Zomco ekibinin Cumartesi günü işi gücü olması nedeniyle, "parti nasıl olsa iki gün sürüyor, biz de pazar günü katılırız" dedik ve Cumartesi gecesi yola çıkıp, Pazar sabahı saat 6 civarında parti mekanına ulaştık. Bilgisayar laboratuarından içeri girdiğimizde herkes uyuyordu! "Ulen, parti parti dedikleri bu mu" diye düşünürken, Skate ve daha sonra bizi gören diğer herkes, "siz yanlış yaptınız, partiye Cumartesi günü gelmeliydiniz" deyince, biz de "bu kez acemiliğimize geldi, bir hata yaptık, ama seneye mutlaka Cumartesi gününden parti mekanında olacağız" diyerek, 7D8 Demo Party'nin kalan kısmının tadını çıkardık...

7D8 bitti ve 7D9'u iple çekmeye başladık. Bu kez Zomco ekibi olarak bir karar aldık ve 7D9'a katılacak ve bu kez sadece olan biteni izlemeyip, en az bir release ile kendimizi gösterecektik... Bu kararı 7D8 dönüşü yolda almıştık ve hemen ardından, daha 365 günümüz var rehavetine kapıldık... 300 küsür günümüz var, ooohooo daha 200 küsür gün var, amaaaan daha 100 küsür gün var nasıl olsa rahat rahat birşeyler hazırlarız, 90 küsür, 80 küsür, 50 küsür derken 7D9 için son iki haftaya girdiğimizi ve henüz hiçbirşey yapmadığımızı fark ettik!

Partiye 15 gün kalmıştı ve oyun kategorisinde bir ürünle partiye katılmaya karar verdik. 15 gün içerisinde eli yüzü düzgün bir Shoot'em Up yazılabilirdi. İlk gün parallax star scroll rutini ve birkaç satır kodu tamamladım. Ertesi gün de bir miktar kod yazdım ve artık oyunun %20'lik bir bölümü hazırdı. Sonraki gün oyunu hazırladığım bilgisayarın harddiski bozuldu ve yedeği de olmayan kodlar diğer tüm arşivimle birlikte yok oldu! Bilgisayara yeni bir harddisk taktım ve ertesi hafta sonu, tüm Pazar günümü oyunu kodlamaya ayırmaya karar verdim. Ancak o hafta Cumartesi günü anneannemi kaybettim ve apar topar Balıkesir'e cenazeye yetiştim. O hafta da bu nedenle hiç birşey yazamayınca, parti haftası Cuma gününe kadar, Arda'nın oyun için hazırladığı birkaç sprite dışında elimizde hiç birşey yoktu...

Cuma akşamı evde toplandık ve oyunu yeniden yazmaya başladım. Star scroll rutini, birkaç satır kod ve tüm spritelar hazırdı. yatuyu son gün aklına gelen bir fikirle Wild Compo'ya da katılmaya karar vermişti. Bir mengene ile sıkıştırılmış Amiga disketlerini oldukça güzel bir şekilde fotoğraflamıştı. Ardından bunun gösterimi sırasında arkaplanda çalınmak üzere kısa bir chiptune hazırladı. Cuma akşamı bu müziğin son rötuşları yapılırken, daha önce partiye katılması için epeyce ısrar ettiğim, eski C64 coderı, müzisyen arkadaşım Yaren beni aradı ve partiye katılacağını söyledi. O anda aklıma bir fikir geldi. Yaren'in yıllar önce hazırladığı ve bazılarını dinlemem için bana da internet üzerinden gönderdiği müzik introları vardı. Bunlardan birini yatuyu'nun Wild Compo'ya katılacağı fotoğrafın fon müziği olarak kullanabilir miyiz diye Yaren'e sorduğumda bana Wild Compo'ya katılacak ürün için yeni bir müzik hazırlayabileceğini söyledi. Adam o gece uyumadı ve sıfırdan çok çok iyi bir müzik hazırladı.

Gecenin bi saatinde bana mesaj gönderip "kayıtları az önce bitirdim, sabah hızlıca bir mix ve mastering yapacağım" dediğinde şaşırmadım dersem yalan olur. Yaren bizden daha fazla gaza gelmişti.

Cuma akşamı geç saatlere kadar ayakta kaldıktan sonra, 2-3 saatlik uykunun ardından Cumartesi günü sabah 7'ye doğru partiye katılmak üzere yatuyu ile birlikte Zonguldak'tan yola çıktık... Geçen yıl yaptığımız gibi, İzmit yakınlarındaki üst geçit McDonald's'da mola verip (bu artık bizim 7DX geleneğimiz oldu sanırım) bol transyağ içeren kahvaltımızı yaptıktan sonra yola devam ettik ve saat 12 civarında parti mekanına ulaştık. Geçen yıl katıldığımızda partinin gerçekleştirildiği bilgisayar laboratuarını bulmakta oldukça zorlanmış, binaya arabayla yaklaşamadığımız için arabayı kampüs dışına park etmiş ve getirdiğimiz cihazları parti mekanına taşırken oldukça zorlanmıştık. Bu yıl arabayı binanın giriş kapısının önüne kadar yanaştırabildik ve işin en zor kısmını atlatmış olduk.

İçeri girdiğimizde henüz çok az katılımcı vardı. Hiçbirşey kaçırmamış olduğumuzu görüp, sevindik. Bizden hemen sonra Nightlord laboratuara girdi ve içeri girer girmez tanışma fırsatı bulduk. Ardından yatuyu ile birlikte kendimize bir masa beğendik ve cihazlarımızı kurduk. İçerideki herkeste haftalardır iple çekilen partinin artık başlamış olmasından ve orada bulunmaktan kaynaklanan bir heyecan, bir mutluluk hali rahatlıkla görülebiliyordu...

Dedim ya, bu kez sadece eğlencelik katılmıyorduk partiye. Deadline süresi gelmeden önce yetiştirmemiz gereken iki ürünümüz vardı ve pek de yetişecek gibi görünmüyorlardı. Kural gereği Wild Compo'ya video formatında katılmalıydık ve müziğimiz henüz bize ulaşmamıştı. Oyunun da tamamlanması gereken %80'lik kısmı beni kara kara düşündürüyordu. Kısa bir süre sonra Yaren beni aradı ve en geç saat 16'da parti mekanında olacağını, hazırladığı müziği email ile gönderebileceğini söyledi. Müzik elimize geçmişti ve gerçekten çok çok iyi bir çalışma olmuştu! Yaren'i kutladım ve müziği fotoğrafın arkasına yerleştirip 720x576 formatında bir video haline getirdim.

Fotoğraf bozulmuş ve berbat bir hale gelmişti. Sonra videoyu HD kalitesinde kaydetmeye karar verdim. Bu kez kalite bozulmadı ama ortaya devasa boyutlarda bir video çıkmış oldu. Seekmak adını verdiğimiz bu ürünle Wild Compo'ya katıldık ve katılan üç ürün içerisinde üçüncü olduk. Video formatında katılıp, ürün hareketli bir ürün olmayınca bu sonuç kaçınılmaz oldu ama müziğin bu ürün için hazırlanmış özgün bir çalışma olduğu fark edilmedi ve mp3 müzik kategorisinde yarışmaya katılsa kazanabileceğine inandığım Yaren'in çalışması arada kaynamış oldu...

Cumartesi günü Wild Compo'ya katılacak ürünümüzü tamamladıktan sonra partiye katılan diğer katılımcılarla kaynaşmaya da biraz vakit ayırdık. Flash tabanlı, şu ana kadar yapılmış en iyi River Raid remake'ini hazırlayan İlker Görkem tanışma fırsatı bulduklarımızdan biriydi. Daha sonra commodore.gen.tr ekibinden Alcofribas ve Ozkano da partiye geldiler ama kısa bir süre kaldıktan sonra mekandan ayrıldılar. Onlardan kısa bir süre sonra da LW3D ve modelist geldi ve onlar da bir süre kaldıktan sonra ayrıldı. Bu yıl commodore.gen.tr ekibinin partiye katılımı çok düşük seviyede kaldı. Açıkçası bu durum beni rahatsız etti. Özellikle Özkan'ın yanında birsürü cihazla gelmesi ve çok kısa bir süre kaldıktan sonra mekandan ayrılması kafalarda bazı soruişaretleri bıraktı. Kulağıma gelen ufak tefek şeyler olsa da, CGTR dahilinde nedenini ve içeriğini tam olarak bilmediğim bazı gerginlikler ve kırgınlıklar var ve bence bu durum commodore.gen.tr'ye zarar veriyor. Benzer olayları yıllar önce amiga.gen.tr'de yaşamış biri olarak bu gidişatın sonunun hiç de iyi olmadığını düşünüyorum. Umarım aynı şeyler yaşanmaz...

Her neyse, konunun dışına fazla taşmadan tekrar partiye dönelim. Saatler geçiyordu ve hazırladığımız oyun ile ilgili ufak tefek gelişmeler olsa da oyunun yetişmesi pek mümkün görünmüyordu. Kodlama yapmam gerektiği sıralarda dayanamayıp katıldığım, akşam saatlerinde düzenlenen Off Road ve Microprose Soccer oyun yarışmaları benim için hüsranla sonuçlanmış olsa da son derece eğlenceliydi. Off Road'da rakibimin arabasını kendi arabam sanmam ve yarış alanında salak salak sağa sola çarpan sarı arabanın aslında benim arabam olduğunu yarışın sonunda anlamış olmam tam bir komediydi. Hemen ardından Microprose Soccer'da gerçekleşen erken finalde Vigo ile eşleşip, çok çekişmeli geçen bir maçın ardından 5-3 yenilerek daha ilk turda elenmem oyun yarışmalarında sonumu getirmiş olsa da, Vigo'nun attığı her golden sonra şampiyonlar ligi finalinde gol atmışçasına sevindiğini görmek ayrı bir keyifti. Oyun yarışmalarının ardından geç saatlerde parti mekanında yaşanan sohbetler de insanı cezbediyor, Pazar sabahına yetiştirilmesi gereken oyunu, deadline'ı falan unutturuyordu. Özellikle Deniz Can Çelik'in gece, Polat 'Zebani' Yarışçı ile gerçekleştirdiği röportajı izlemek oldukça keyifliydi. Deniz bu röportajı yayınladığında mutlaka okumanızı tavsiye ederim...

Artık bilgisayar başına oturup, oyunu tamamlamak gerekiyordu. yatuyu bir yandan oyunun müziğini hazırlamak için uğraşırken, ben de geri kalan %80'lik kısmı kodlamaya başladığımda saatler gece 12'yi geçiyordu. Gece 2 civarında yatuyu müziği tamamlamak üzereyken, kullandığı ProTracker programı çakılınca, o ana kadar kayıt etmemiş olduğu müzik uçtu ve yatuyu "böyle işin aq, ben yatıyorum" diye söylenerek bir köşeye çekildi. Tamamlanması gereken bir oyun ve olmayan bir müzikle başbaşa kalmış halde sabaha kadar uyumadan kodlamaya karar verdim. Bir ara bunaldım ve ProTracker'ı açıp birşeyler tıngırdatayım dedim. Yarım saatlik bir uğraşın ardından kötü de olsa ortaya ilk mod müziğimi çıkarmış oldum ve artık oyunun müziği de hazırdı. Saat gece 4'ü geçiyordu ve oyunun yetişmesi kesinlikle mümkün değildi. Ani bir kararla "oyunda olması gereken bazı şeyleri kırpıp, oyunu yetiştirebilirim" diyerek, tam gaz kodlamaya devam ettim ve sabah 8 gibi oyunu başı sonu belli ve oynanabilir bir halde Game Compo'ya yetiştirdim. Tutelage adlı oyunla Zomco'nun ikinci product'ını katılımcıların beğenisine sunduk ve 5 ürünün yarıştığı game compo'da üçüncü olduk.

Parti boyunca tanışma fırsatı bulduğum başka arkadaşlar da oldu. Örneğin, uzun yıllardır tanıdığım ama hiç yüzyüze görüşme fırsatı bulamadığım datura ile ilk kez parti mekanında görüştük ve uzunca bir sohbet gerçekleştirdik. Ayrıca, cgtr ekibinden Gökçe de partiye OS4 kurulu A1200'üyle katılmıştı ve Gökçe ile de tanışıp bir süre Amiga sohbeti yaptık. Daha birçok arkadaşla kısa kısa sohbetlerimiz oldu ve tüm parti benim için oldukça keyifli geçti. Datura ile sohbetimizde "ben scene olaylarından pek anlamam, partiye gitsem döt gibi kalırım" zihniyetinde olan bazı arkadaşlarımızı da bol bol çekiştirdik. Umarım kulakları çınlamıştır...

Bu arada parti sponsorlarına da teşekkür etmeden geçmemek lazım. Biz herhangi bir ödül kazanamadığımız için Exper, Genius gibi ödül sponsorlarına değinmek istemiyorum.
İçecek sponsorlarına beni 24 saat ayakta tutan içecekler için, Milka'ya çikolataları için, Poğaçacı'ya harika poğaçalar ve sandviçler için, Wonderland'a yemeklerde sağladığı indirim için, ayrıca nereden geldiğini bilmediğim lezzetli çiğköfteler için sponsorlara kendi adıma teşekkür ederim.

7D9 Demo Party, başından sonuna dek tamamına katıldığım ve hatta product release ettiğim ilk parti oldu. Partiye genel katılım da oldukça fazlaydı. Sanırım bu yıl katılım rekoru kırılmıştır. Tüm organizatörleri bu harika organizasyon için tebrik ediyorum. 7DA'yı daha şimdiden sabırsızlıkla bekliyorum...



7d9 / Alcofribas

Muhterem Cemaati Scener!

Bugün burada “Kutsal 7D9 Party Report” farizasını yerine getirmek için toplanmış bulunuyoruz. İmdi! İşbu amaca istinaden, sizlere gördüklerimi ve yaşadıklarımı aktarayım.

Bu sene parti konusunda, göbek bağımın beraber kesildiği insanlarda sürü psikolojisinden midir nedir bilmem, biraz kaotik ve kararsız bir ortam hâkimdi. Kendi adıma haklı ve geçerli olduklarını düşündüğüm gerekçelerim var, lakin diğerlerinde de neden böyle bir kararsızlık ve isteksizlik hâkimdi bilmiyorum. Neyse efendim, gece kalmasam ve CPC şov yapmayı düşünmesem de elbette partiye gidilecek, muhabbet edilecek, dostlar görülecek, yeni insanlarla ve önceden yüzyüze tanışamadıklarımla tanışılacaktı. Tabii bunların ötesinde, bol bol demo seyredilip, “şu efekt nasıl yapılmış, bu nasıl olmuş” geyiği çevrilecekti.

Son hafta boyunca Özkan’la epey bir konuştuk. Kendisi “LPG dönüşüm kiti montajı” kurslarına katılmak üzere birkaç haftadır cumartesi günleri Anadolu yakasında oluyor. Bu sebeple karşıya gerekirse beraber geçeriz modunda idik. Lakin haftaiçi kararsızlığı son dakikaya kadar sürdü. Neyse son gece, kurs çıkışında buluşup beraber gitme işini kesinleştirdik. Cumartesi sabahı erkenden kalktım ve hazırlanmaya başladım. Saat 10.30 civarı Özkan’dan bir telefon geldi. Bana “LPG-101 Introduction to LPG” dersinden çaktığı için moralinin bozuk olduğunu ve kursa arabayla geldiğini söyledi. Bu gelişme üzerine yolculuk planımı Özkansız şekilde revize ettim. Ve saat 13.00 civarı da evden çıktım. Tabi önce hanımı gideceği yere bıraktım. Sonra da ver elini Hisarüstü…

Parti mekânına kazasız belasız ulaştım. Ancak, geçen sene arabaları park ettiğimiz yerde bu sefer kapalı bir bariyer vardı ve açacak kimse de yoktu ortalıkta. Zaten çok kalmayı düşünmediğim ve o otoparkın da saat 5 civarını kapandığını bildiğimden dolayı hemen dışarıya parkettim. Bahçeye doğru yürüdüm fakat garip olan, bahçede sigara içen tipler yoktu. Hatta in ve cin top oynuyorlardı. Kapıya hamle ettim, kapı duvar. Dedim nooluyoruz yahu! Hemen 911Özkan’ı aradım. Ağız şapırtılarını dinledikten sonra “ ben yemekteyim, giriş 200m aşağıda ama parti aynı yerde” dedi. Bu arada, benden 15-20 dakika önce gelip hemen yemeğe oturması enteresandı. Arabayı kapalı otoparka aldım ve parti salonuna doğru yürümeye başladım. Yol üzerinde Özkan’ın arabayı görünce, doğru yerde olduğum konusunda içim rahatlamıştı. Tam kapının önünde de Zonguldak tayfasının arabasını gördüm.

Tam kapıdan içeri daldım, dakka bir gol bir salon inledi “vay Alcofribas!!!”. Evet tahmin edebileceğiniz üzere Vigo Effect’e yakalanmıştım. Derler ki, Vigo Effect’e yakalandın mı kurtuluşun yok. Tabii hemen ahiret soruları geldi: “CGTR tayfası nerede”, “Cihaz getirecek misiniz”, “Amstrad getirdin mi”. Tabii bunlara “bilmiyorum”, “getirmedim” gibi yanıtlar vermek de o kadar kolay değil. Açıkçası ne diyeceğimi bilemedim, hâlbuki ben usul usul gelip usul usul gidecektim.

Tam salon kapısından girdiğim sırada “Merhaba Alço” dedi birisi. Kim bu diye baktım, bir yandan da aklımdan “bu Alço lafı ilk Coze’den çıkmıştı acaba o mu” diye bir düşünce geçti. Fakat tanıyamadım. Şaşkın bir şekilde baktığımı görünce kendini James Bond tadında tanıttı: “Merhaba, ben neuro, neurosys”. Tabi yine küçük çaplı bir şok yaşadım. Zira biz IRC ortamından tanıdığımız neuro’nun, bir logger olduğunu sanıyorduk. Meğer kendisi gerçekten kanlı canlı bir insanmış. Fakat bu tanışma faslında sonra kendisini bir daha göremedim. Hatta görseydim hatıra amaçlı bir foto çektirip max’e de gönderecektim. Kısmet değilmiş.

Hemen etrafı kontrol etmeye başladım ve geçen seneki zula köşemizde Zonguldak Tayfasını buldum. Domino ve Yatuyu ile merhabalaşıp yolculuk nasıl geçti muhabbetine daldık. Tr-demoscene’ e attıkları “kahvaltı edeceğiz, yolumuz az kaldı” mesajı üzerine “nerede kahvaltı ettiniz, güzel miydi” diye sordum. Malum bunlar yeme içme kültürüne meraklı adamlar, hatta merakları iş hayatına bile sirayet etmiş. Haliyle bekliyorsunuz ki “şurada meşhur bir esnaf lokantası varmış, sabahları kahvaltı olarak bilmem ne veriyorlarmış, canımızı dişimize taktık, oraya kadar sabrettik ve orada enfes bir kahvaltı çektik kendimize” gibisinden bir şey desinler. Ne yanıt aldım dersiniz peki? Hayatta tahmin edemezsiniz: “McDonalds’da ettik”. İçimden dedim “Tüh sizin yemek kültürünüze!”. Fazla bozulmasınlar diye de hani elitist damaklar için çok fark edermiş gibisinden nezaketen sordum “Hangi McDonalds?”.

Sonra bir ara Joker ile selamlaştık. Gözlerimi şöyle bir etrafta dolaştırdım ve kadim dostum Akermen’i gördüm. Hemen yanına zıpladım. Partiye geleceğini biliyordum ama bir sürpriz yapıp yıllardır adını duyduğum Orçun’u da getirmiş. Tanışma faslını geçtikten sonra Orçun ben kaçıyorum diye hareketlendi. Kalması için ısrar ettik ama oldukça geçerli bir mazereti vardı. Daha fazla ısrar edemedik ve onu otopark girişine kadar yolcu ettik. Bu arada da Özkan ile arabalar arası malzeme transferi yaptık. Özkan tam evden çıkarken makinadaki çamaşırların yıkanması bitmiş. O da ıslak ıslak makinada beklemesinler diye sepetlere doldurup kurutmak için parti mekanına getirmiş. İnanmayan resim galerisinde yeşil sepetlere baksın.

Neyse biz Akermen ile başladık koyu bir sohbete ve Light Festival‘dan girdik Processing‘den çıktık. Bir ara Nightlord geldi selam verdi ve yüzyüze görüştük nihayet. Lakin, ne yazık ki kalabalık ve yoğunluktan dolayı selamlaşmanın ötesine geçemedik. Bu arada seminerler başladı. Nightlord aldı sazı eline, başladı anlatmaya. Konu sanırım “Settopbox kumandalarında sürat felaket midir?” idi. “50ms to 2ms” çalışmasını anlatırken arada gelen “abi biz nerd değiliz, bizim de sosyal hayatımız var”, “abi microsoft’da neden şu şöyle” gibisinden soruları-sitemleri de savuşturmaya çalışıyordu. Fakat bu yüzden, her 30 saniyede bir “Dikkat! Bu resmi bir microsoft söylemi değildir, ben burada microsoft çalışanı-temsilcisi olarak bulunmuyorum” uyarısı yapmak zorunda kaldı. Aslında düşündüm de bunu scroller olarak tişörtüne falan yazması lazım. Artık nasıl yapar da becerir bilemiyorum ama acilen böyle bir çözüm şart.

Akermen ile muhabbet ederken 2 sıra önde hormonlu Amigasını kurcalayan birinin sırtındaki kocaman SB logosu gözüme ilişti. Bu ya Siyasal Bilgilerdi ya da bizim lisenin logosuydu. Kendisini daha sonra dışarıda gördüm ve sordum. Zaten sırtını değil de yüzünü görünce sima tanıdık geldi. Gökçe ile ayaküstü biraz muhabbet ettik. Dur bak arabada biraz birşeyler var dedi. Bagajı bir açtı, ağzına kadar retro malzeme dolu. DivIde’sinden tut da +2'ye, sıfır ambalaj external sürücülere ve epromlara kadar herşeyi yüklenmiş gelmiş. Önceden parti mekanına yerleştirdiği hormonlu Amigaları söylemiyorum bile. DivIde’yi kaptım ve içeri dönüp Arda’yı beklemeye başladım. Bunu görünce yüzünün alacağı hali merak ediyordum. Neyse daha sonra Arda ve RET tayfası DivIde’yi suyunu çıkarana kadar kurcalamışlar.

Skate ve Hydrogen’i parti boyunca koştururken gördüm. Sanırım Compec etkisi olsa gerek, bu sene orga tişörlü adam sayısı yükselmiş ve yaş ortalaması düşmüştü. Peandoas ve retro camiasının ünlülerinin hatıra fotoğrafları da geceye kendi çapında bir damga vurdu. Değerli dostumuz İlker Görkem’i meşhur River Raid’in tasarımcısı diye sunma fırsatını da arada yakaladım. Tolga Abacı geç saatte geldi ve hemen kendisini sıkıştırıp TFE konusunda güncel gelişmeleri almaya çalıştık. Gerçi TFE bitmiş ve çalışır halde hazırdı ama biz kullanamadıktan sonra neye yarar? Neyse baktım Tolga TFE ve diğer projelerinde kullanmak için delik delme amaçlı CNC projesine fazla yoğunlaşmış, işte o an anladım ki TFE’yi en aşağı 1 sene daha beklememek lazım. Acı ama gerçek. 20 sene durmuşuz 1 sene daha bize dokunmaz diyorum.

Bir ara ssg’yi görür gibi oldum ama yanında biri avukat diğeri bodyguard tipli iki kişi daha vardı. İçimden “vay be! sponsorluk işini ne kadar ciddiye almış. Tam takım gelmişler” dedim. Sonra konuşuruz diye kendi hallerine bıraktım. Meğer hem sonrası yokmuş işin hem de yanındakiler avukat-bodyguard’dan ziyade veteran scenerlarmış. Kendisi parti sonrası sitem etmiş “alacağın olsun alco” diye ama “seneye telafi ederiz inşallah” demekten başka birşey gelmiyor elimden

Deniz Can Çelik de parti müdavimlerindendir, ama nedense bu sene o da epey geç geldi parti mekanına. Biraz ayaküstü sohbet ettik hep beraber. Tabii bu kısa muhabbet de kesmedi bizi. Seneye inşallah

Sanırım saat 9/10 gibi “bana müsade” dedim arkadaşlara. Benimle beraber 4 kişi daha “eh hadi biz de kaçalım” moduna geçti. O an anladım ki bu sene cidden bir gariplik var. Sebebini bulamadım hala. Biz gidiyoruz diyince Arda ve Deniz hafiften bir ikna çabasına girdiler ama yeterli olmadı maalesef. Özkan kendi arabasına atladı ve biz de 4 kişi benim arabaya doluştuk. Çıktıktan 10-15 dakika sonra Arda aradı ve Witchdoktor’ın geldiğini ve bizleri sorduğunu söyledi. Ne yazık ki trafiğin tam göbeğinde kilit olmuştuk ve dönmemiz mümkün olmadığı için üzüntülerimizi ifade edip “seneye inşallah!” demek zorunda kaldım

Tabii eve gelince hemen makinanın başına kuruldum ve Arda’dan online parti raporu almaya başladım. RDS yayını yapan radyo gibi güncel hava/yol/trafik/kim nerede ne yaptı bilgilerini aktardı bana sağolsun. Bu bilgilere göre beyaz saçlı biri(Arda ismini hatırlayamadı) gelmiş ve Amstrad ekipmanları kurmuş. Hatta ya bu kişi ya da başka birileri ufak bir demo da yapmışlar. Arada da benim blog’u incelemişler. Ben Görkem Çetin ve kardeşi olduğunu düşünüyorum.

Peki partiden birkaç gün sonra neler oldu ve ortam nasıldı kısmına gelelim artık. Dikkatimi çeken iki olay oldu. Birincisi; Ekşi holding Ceo’su ssg partiden memnun kalmış sanırım ve bu etkinliği sahiplenmek için girişimlere başlamış. Kaleyi içten fethetmek amaçlı olarak tr-demoscene’e “emir bu kadar guzel bir organizasyon ancak senin eserin olabilir, hem tebrik hem tesekkur ederim.” şeklinde bir mesaj atmış. Tahminimce diğer orgalar ve Skate arasında bir iç savaş başlarsa parti işini tamamen kapacağını düşünüyor. Yoksa niye sadece Skate’i tebrik etsin ki? Sermaye böyle birşey işte: Hiç acımaz!

Parti ürünleri nete düşünce hemen indirdim ve incelemeye başladım. Malum bir ürün, Mac tabanlı olduğu için ayrıca bir ilgimi çekti. Mac de olsa exesini indirip sadece meraktan kurcalamaya başladım. Garip birşeyler vardı. Hemen Arda’ya “olm bunu ne ile yazmışlar yahu” dedim. Yanıt “C++ ile yazmışlar hem de 4 saatte” gibisinden birşey oldu. Fakat esas bomba bundan sonra patladı. Oysa şimdi diyorum ki keşke sormaz ve kafaları bulandırmaz olaydım

Güzeldi be! Teşekkürler: Bakkada, Beast, Datura, Endo, Hydrogen, Norvax, Skate, Boğaziçi Üniversitesi Bilişim Kulübü Compec



7d9 / Spacecake

scener'in seyir defteri:
aralik 18 2009 cuma komsu galaksiden gelen arkadasim cagri ve levent
sozlestigimiz uzere bana geldi. amacim 19 unda duzenlenicek olan 7d9'a arkadaslarimi katilmasini saglayip yeni scener kazandirmakti. akasam etmek uzere bizde bir kac film seyrettik. abimm filmini cok begendik izlemenizi tavsiye ederim.
aralik 19 2009 sabaha dogru 4 civarlari bunyelerimizi dinlendirmek ama ciyle uykuya daldik. 12de uyandik kahvaltimizi yaptiktan sonra yola koyulduk ki uzay mekigi degistirerekten hisar ustu galaksisine ulastik
7d9 istasyonunda bizi ilk basak burcu takim yildizlerindan virgo pardon vigo karsiladi. tokalastikta nsonra vigo bana pixel kasalimmi dedi bende tabi neden olmasin dedim aslinda amacim bu partide pixel kasmak degil diger galaksiden yeni uzayli irklari tanimakti. 3 arkadas parti mekanina giris yaptik 7d9 istasyonun seyir kaptani skate'ten hos geldiniz parolasini alip bos bir masaya gectik. plazmadaki demolari seyredip ortama isindik ben seiko gelmismi diye etrafa bakiniyor eski partiden scenerlari ariyordum bu partide gozume yeni yuzler carpti tam caprazimizdaki masada chemical brothers benzettigim copycat grubundan iki kisi mp3 yarimasina muzik hazirliyordu... iste tanidik bir yuz pixel ortaminin anakini spritus arka masaya kurulup pixel yarismasi icin nakis isler gibi resim yapiyordu
arkadasim cagriya pixel pixel resim yapmanin mumkun oldugu hatta bir cilginlik olarak gormemesi gerektigini spritusun isini takip etmesini soyledim. etrafta biraz dolandim geri dondugumde masamin yanindaki koltukta oturan onat isimli arkadasla tanistim. oyun gelistiriyordu gozlem gucume dayanarak sunu soyliye bilirim gordugum her yeni yuz demo degilde oyun gelistirme ile ilgileniyordu diyebilirim. onat bana ilgi alanimi sordu ben herzamanki gibi karmasa icine girip grafikmi muzikmi yoksa kodumu desem diye bir kac saniye dusundum. grafik diyiverdim onat bana cehennemden kacisi anlatan oyununundaki ana karakterin yesine uc haraketli bir cizim yapmami istedi. bende parti mekani ruhu hissetmek icin gfx2 programinda cizmeye basladim, ara verip parti mekaninda dolasmaya devam ediyordum.

kaptan skate tum katilimcilara 7dx maceralarini anlatan bir seslenis yapti.
hemen ardindan directX semineri gerceklesti openGl tercih ettimgim icin ilgimi tam veremiyerekten bir dinleyis gerceklestirdim.

arka siradaki bir oyun programcisi ismini su anda hatirlayamiyorum terminatorun hedefe alip vurma yapay zekasini gelistiriyordu gelicekte uretilicek terminatorun hedefleme sisteminde bu kodlar kullanilicak :P
benim ne yaptigimi sordu bende onata adam cizdigimi soyledim kendinede kurban adam cizmemi istedi tamam dedim. bu oyunu yarismaya yetismedigi icin goremediginiz. arkadasim cagri ve levent gitceklerini soylediler onlari yolcu ettim ordanda bir seyler yemek uzere lokantaya gittim. ben yemek masasindan kalkarken vigo basta olma kuzere bir gurup lokantaya giris yapti
disari ciktim telefonum caldi abim ariyordu unuversitede oldugunu geldigini bildirdi. parti mekanina gidip ortami gosterdim abimim hemen ortama ayak uydurdugunun gordum. malum unuversitelinin hali baska oluyor kendi bu arada abimin bu unuversitede ogrenci oldunu ogrendim abimle futbol oynadik bana fark atti. fark yemenin utanciyle ordan ayrildim

ve yorgun savasci ragnor tembellik belirtisi sakallariyle 7dx istasyonuna giris yapti.

bu partide disarida komodore gen tr nin uyeleriyle daha cok muhabet yaptim diye bilirim. gecenin ilerliyen saatlerinde oturdugum masanin hemen onunde seikonun bulundugunu farkettim onca zaman bir birimizin farkina bile varmamisiz garip degilmi. bu arada copycut muzisyen olusumu olan iki arkadas hala karincalar gibi muzik yapiyorlardi. hizlarini alamayip onatin oyunu icin muzik yaptilar.
bende disari cikip yagmurla muhabet ettim. mana hatasi yok yagmur bildigimiz gokten dusen su damlalari degil arkadasin ismi yagmur part boyunca aralikli aralikli hos muhabetlerimiz oldu. Asosyal bir insan olarak en sosyal oldugum zamanlar bu parti zamaniydi. katilimcilar cogu uyurken bende onatin istegi uzerine kisa bir muzik yaperken spritus uyuyor arada bir basini kolunun ustunden kaldirip cizimine devam ediyordu. o an gozume bir cizgi film karakteri gibi gorundu

onata yaptigim parcayi simdi su an dinliyorumda cok kotu olmus. o an uykulu haliyle onat guzel demisti hehe

ayni marka (MAC BOOK PRO) uzay gemisi kullandigim dreyle ayak ustu bir diyalogumuz gecti bana nasil oldugumu sordu bende bir bilimkurku filminde oldugumu soyledim. o an anlatmak istedigim sey ita molark anlatamadim ama su an yazdigim raparun uzay ile ilgili oldugundan ne demek istedigmi anlasilmistir

sabaha dogru onatin oyunu icin blenderda oyun menusunun tasarladim gerci ben animasyonlu bir sey yapmak istiyordum ama vakit olmadigi icin bir resimden ibaret kaldi oyunun bitmis halini onat relase edicegini soyledi

sabah oldu bol bol kahve ictim malum yarisma yapilicak ve urunleri oyluyacagim ayik olmam lazim. bu arada organizayyon superdi arkadaslar organizasyon takimi sabaha suratlarimizin halini bedensel yorgunlugumuzu dusunerek red bull getirtmislerdi sanirim o yuzden eve donusumdeki dincligi o icicege borcluyum malum hic uyumamistim.

oylasunucuklari aciklandi beni hicte sasirmadi muzikte drey pixelde spritus demoda bronx.

ende yarismaya katildim ama benim mp3 katilimim yarismakta ncok kendi tarzimi ne kadar dinliyeciye hitap edisini merak ettigim icindi konu muzikken sunuda soyliyim copycut in "lorem ipsum" adli parcasi dreyin parcasindan daha cok hosuma gitti. cunku benim tarzima daha cok yakin.

mod muzik yarismasi yapildimi yapilmaadimi hatirlamiyorum yorgunluktan hehe

herkese cok tesekkurler



7d9 / Arcane

Bilgem'le önceden anlaştığımız gibi sabah 8:30 gibi bize geldi. Profesyönel bir ahçı (eşim) tarafından hazırlanan menemenimizi afiyetle yiyip partinin ne kadar cool olacağından lafladık

Saatler 10:00'a yaklaşırken demir alma vaktinin geldiğine kanaat getirip eşyalarımızı son kez kontrol ettik. Bizim ordan kalkan 202 ye binip rahat bir yolculuk yaptık. Hem ctesi sabahı erken hem de hava rüzgarlı olduğu için olsa gerek otobüs boş sayılırdı. Eşyalarımızı yerleştirip oturduk. Zaten çok kısa bir sürede köprüyü geçip ilk durakta indik. Oradan da bir taksi ile parti mekanına hemen ulaştık. Bütün yolculuk toplam 50 dakika falan sürdü. Yolda sürekli bahsettiğimiz şey partinin ne kadar süper olacağıydı.

Parti mekanına yer beğenme faslına gelmiştik. Ben geçen partilerde muhabbet biraz uzak kaldığım ve ekranı net göremediğim için girişin hemen yanında oturmayı planlıyordum. Bilgem de zaten bişiler kodacağından laptop ekranının gözükmeyeceği bir yere oturmak istedi. Neyse biz yerleşiverdik.

Emir, Kürşad, Semih, Ahmet, Şems organizatör olmanın verdiği sorumluluk duygusuyla olay mahallini kontrol altına almışlar gelenlere yardım ediyorlardı. Bu sene ekstradan genç arkadaşlar vardı organizatör tişörtünü giyen. Anladım ki bu parti başka olacak. Zaten girişteki standda poğaçalar, çay, kuru pasta vs bilumum abur cuburu görünce "Ne oluyor lan?" diye dumur da olmuştum (Partide 1.5 kilo almışım şaka değil). Bunun devamının Milka, Redbull bilumum lüks tüketim maddesi ile geleceğini de öngörememiştik. Zira iyi bir scener Post Apokaliptik Heroya benzerdi ve zor koşullarda yetiştirilmiştik. Bkz. 7d4'de çıplak betona kıvrılıp uyuyan ben. (Tabii sonraki senelerde meşhur şişme yatakla keyif yapacak olan da bendim). Neyse azıcık şımartılmak bizi bozmamalıydı, bozmadı da. Arzu yavrularını besleyen bir kartal edasında sürekli ağzımıza birşeyler tıktı. İyi de oldu. Kendisine teşekkür ediyoruz. Ayrıca göstermelik değil harbici sürekli poğaça standı da kalpleri fethetti bunu da belirtmek lazım. Neyse efendim scene party raporu mu yazıyorum roma sefası mı karıştı. Uzun lafın kısası lojistik muhteşemdi arkadaşlar.

Bilgem laptop'ına oturup dünya ile ilişkisini kesti. Bir de semineri vardı ondan hazırlık yapması gerekiyordu sanırım.

Ben her masaya gidip eski dostlarla hasret giderdim. Çok da özlemişim. Ayrıca şunu da farkettim ki olay mahalli önceki senelerde görülmemiş bir hızla kalabalıklaşmaktaydı efendim. Crescent her zamanki gibi sağ ön köşeyi tekeline almıştı. Demodojo ise Chaotique ve Drey ile katılmıştı. Gene gitarlar falan çıkmıştı ortaya efendim. Her sene olan Old School - Wisdom vs New School (but respectful) - Drey kapışmasını heyecanla bekler oldum. Zaten finalde de beklentilerimin çok ötesine geçmişti yarışma. İkisini de tebrik ediyorum tekrar.

Neyse efendim Kürşat'tan 1541 Ultimate'imi almış olduğum için oyundan oyuna akma vaktim gelmişti. Barbarian oynadım. Büyücü elime verdi. Tek parçalık oyunları şöyle azar azar oynadıktan sonra olay sıra Moby Dick'teydi. Yani kod adı LN2 olan Last Ninja 2. Oynarken genç arkadaşlar o nasıl oluyor bu nasıl oluyor falan dedi. Bir yandan tekme atarken bir yandan oyunu promote ediyordum efendim. Bir ara "buyrun çocuklar" dedim ama ps jenerasyonu bizler gibi joystick tutacak evrimi asla tamamlamamıştı.

Bilgem'in semineri vardı sonra. Adam gayet güzel hatip gibi anlattı. Konuya Fransız olsam da "tesselate" falan geçince anlıyorum tabii. Hehe.

Neyse efendim sonra turnuvaya gelelim. Turnuvada Microprose Soccer ve Off Road olacağını öğrenen ben "Ulan en beceriksiz olduklarım çıktı gene" diye hayıflandım. Hemen SD karta yükledim Microprose Soccer'ı. Semih de geldi beraber antremanlara başladık. Muz nasıl oluyor daha onu tekrar çözemeden Kürşad gelip SD kartımızı aldı. Sonra da dünya kadar oynadınız zaten dedi utanmadan. Turnuvada Wisdom gibi bir devi devirmiştim ya o da bana yeterdi. Sonrali yağmurlu maçta Kürşad 2-0 yendi beni. Topumuzu alıp evimize gitmek düştü bize de. Off Road da ise ilk turu zorlanmadan geçtim. Zira belirttiğim gibi joystick evrimi eksikti arkadaşların. Ama sonra gene Kürşad eledi beni sanırım, şerefsiz işte.

Neyse efendim sabah bana Joker tarafından sipariş verilen 3 renk logo için çalışmaya başladım. Ama paslanmışım. 97 senesinde sabahın 3'ünde beni arayıp "logo lazım kalk çiz" diyen Aegis geldi aklıma. "Olm manyak mısın sabah çizerim" demiştim. "Yok sen çizersin 15 dk da" demişti o da. Ben de gözlerimi tam açılmadan logoyo çizip 2400 baud Boca Modemle yollayıp uykuma dönmüştüm. Olayın rüya olmadığını introyu görünce anlamıştım. Ama dediğim gibi paslanmışım. Ne yapıcam nasıl yapıcam derken karaladım birşeyler. Quest bitti XP aldık oturduk.

Sonra efendim hep beraber yemeğe çıktık. Grubun en önünde ben vardım. Sonra farkettim ki insanlar benim yolu bildiğimi sanıyor. Durumu hemen açıklığa kavuşturdum. "Arkadaşlar" dedim. "Ben bilmiyorum yolu". Ref scoutlık vazifesini aldı. Sora sora bulduk Wonderlandı. Neyse efendim bir masaya sığamadığımız için biz Beastlerin masaya geçtik. Senelik "Kaç dürüm beni doyurur?" mevzu bahsi geçti. Ben senelerce öğrenci evinde 4-5 erkekten aşağı yemek yemediğimiz için içime zamanında yerleşmiş olan aç kalma korkusu ile 2 tane söyledim. Beast "Ağbi bunlar büyük oluyordu. Şimdi fazla olmasın 1 tane söyliyim" dedi. Ama dürümler half size geldi. Doymayan Beast üstüne tatlı yedi. Onun sitesinden işlerden falan lafladık. Neyse efendim diğerleri masadan kalkmıştı. Biz de Beastle kalktık. Dönüşte Kola, Schweppes aldık.

Mekana döndüğümüzde bir baktım bilgi yarışmasındayım. Bana da Vigo ve Spritus'un olduğu takım düşmüş. "Tamam" dedim. "Çok iyi yere kapak attık". The rest is history. Hehe.

Ama tekrar belirtiyorum. Vigo'nun iPhone'u sadece hasta kedisinin durumunu sormak için sıklıkla çıkardı yarışmada. Alnımızın teriyle kazandık. Hem zaten Spritus'u ve beni hile yaparken tahayyül edebiliyor musunuz? İki pancar. Yok efendim öyle bir şey. Üstüme iyilik sağlık. Bir ara Bilgem-SSG- adını bilmediğim 3. arkadaşın takımdan sesler yükselir gibi oldu ama Vigo her seferinde edebiyle onları susturdu. Zaten Norvax'lar da uzaktan arada çemkiriyordu. Yok efendim biz kim hile yapmak kim? Ragnor'larsa bizden aldıkları talimat doğrultusunda bize yaklaşan grubu aşağı çekiyorlardı zaten. Ha bu hile sayılır mı? Sayılmaz. Bunun adı organizasyon.

Neyse efendim sonra poğaçaların yanındaki banklara kurulduk. Bir baktım geyiğin dibine koymuş adamlar. Lisede yapılan partiden beri bu tadı yakalamamıştık. Çok da eğlendik. Bir ara baktım saat olmuş 5. Dedim şu bank kapılmadan sızayım.

Çanta yastığa, bank yatağa transform oldu. Ben de tırtıl gibi kıvrılıp uyudum. Çok rahat bir uyku değildi ama partilerde olduğu kadar işte. Zaten işin ruhuna aykırı di mi efendim? (Şişme yatağım patlamadan önce böyle demiyordum tabii)

Neyse sabah kalkıp sandviç poğaça çay ne varsa attım ağzıma kan şekerim yükseldi. Bilgem'e bakım adam hala koduyor. Dedim "Ağbi uyumadın mı?". 2-3 saat uyumuş sanırım. Koda dönmüş.

Bu arada Digahole (Mert Hekimci) telefondan beni aradı. Okula gelmiş ama bizi bulamamış. Compec'ten genç arkadaşlara durumu anlattım "gidip alalım" dediler. Gittik aldık. Kendilerine teşekkürü borç bilirim. Çok ilgiliydiler.

Pazar günü zaten hemen kompolar başladı. İzledik eğlendik. Oyladık vs. Sonuçlar açıklandı. Kazananlar babalar gibi ödüllerini aldı. Güzel entryler vardı. Tek üzüntüm Bilgem'in demosunun müziğinin olmamasıydı. Çok güzel demoydu.

Clash of The Titans (Drey vs Wisdom) ın bu roundunu Drey aldı. Gayet efendi gibi zerre kadar coşmadan. Tebrik ediyoruz kendisini. Ben zaten bu ikisinin yarışmasını 2 centilmenin düellosu olarak görüyorum.

Sonra efendim başka ne oldu? Baktık parti bitti. Eve dönücez. Drey, Digahole ve ben güçlerimizi birleştirip yola çıktık. Digahole hem bana hem Emir'e yardımcı oldu yüklerimizi taşımamız konusunda ara ara. Bu arada Metrobüste Drey bizden biraz uzak düştü muhabbet edemedik. Taşkınlık da yapmadı bu adam. Ben 10 kişinin katıldığı pixel compoyu alacam, ohooooo, anlata anlata bitiremez çemkirirdim efendim. Neyse eve döndüm. Ama pelt olmuşum onu da anladım. Hemen sızdım kaldım zaten.

Herkese çok teşekkür ediyorum. Özellikle Compec'e. Çok başarılıydılar. Umarım devam ederler.



7d9 / Tesla

Bu sefer Ankara tayfası olarak topluca gelemedik. Ragnor’un sınavı vardı, Flexi, Anes ve Scg üçlüsü hava yolunu tercih ettiler. Ben, Daghan(Chaosmaker) ve Onur (0ea4) TCDD’ye sadık kalarak kuşetli vagonda geldik. (Kuşetli de yatarak gelmek baya rahat oluyormuş, tavsiye ederim, 30 lira :P)

Resident’in bir çok üyesi farklı zamanlarda da olsa parti mekanındaydı. (Anesthetic, Flexi, Peandoas, Spritus, Tesla). Spritus’la epeydir yüzyüze görüşemiyorduk, çok iyi oldu. Bir ara Peandoas da geldi, onla da uzun zamandır görüşemiyorduk, çok mutlu oldum gerçekten. Gurbetçi kardeşimiz decipher‘da imkan bulabilse gelecekti ama sonraki sefere. (mad programmer özlettin kendini, napıyon oralarda?) .

Klasik oyun yarışması ve Scene bilgi yarışmasına katıldım. Klasik oyun yarışmalarında bir şekilde finale kadar çıksam da oyunların hepsini Hydrogen kazandı, yarışmayı kendi düzenleyip, kendi kazanıyor, iyi oynadığı oyunları mı seçiyor napıyor? , (hehe, böyle de çamurumu atarım)

İsim şehir hayvan tarzı, scene bilgi yarışması partide en çok eğlendiğim etkinlikti. Ragnor, Scg ve ben muhteşem bir ekip oluşturduk, diğer gurupları aşağı çekmede üstümüze yoktu. Vigo’nun her turda ayağa kalkarak itiraz etmesi, beautiful-endless zoomer, enti aliase hahahahaa. Seneye çalışıp gelmek lazım heheh, bu cehaletle bir yere kadar.

Katılımın en yüksek olduğu 7DX partisiydi sanırım. Her köşede ayrı muhabbet, ayrı bir olay dönüyordu. Nightlord taa nerelerden okyanusları aşmış da gelmiş, ssg gelmiş, daha ne olsun. Sanırım en büyük eksiklik iyi kötü her partiye T-shirtleri ve ilginç oyuncakları ile gelen Demodojo’ydu. Ama drey gene ordaydı ve gene muhteşem bir müzikle birinci oldu.

Yarışmalar da oldukça keyifliydi, scripting hariç her kategoriye katılımlar dengeliydi, oy verirken zorlandım açıkçası.

Demolar ve oyunlar hakkında hakkında bir kaç not:

Demolar:

Megablast / Bronx
Turbo ve Gnostic gene birleşip Voltranı oluşturmuşlar, partideki herkesi ayağa kaldırdı, çok gaz bir demoydu, eve gelince de tekrar tekrar izledim. Tebrikler!

Patterns of Madness / Aesrude
Tek kişilik demo makinası Nightlord’tan çok kaliteli bir ürün. Credits bölümündeki parçalanan küpler çok hoş, zaten parçalanan her şey güzeldir hehe. Heyecanla son sürümü bekliyorum.

Searching For The Roots / Ret
Giriş müziği ile partideki herkesi kendine bağlayan bu mini intro, oldschool bir platforma ürün çıkarmanın avantajını kullanarak alkışları topladı. Final kısmında müzik yoktu ama raster time kalmadı gibi bir açıklama vardı, ZX Spectrum için zor bir part olsa gerek.

DYNAMIC / Semaver
Tr-scene’in yeni yüzlerinden olan infect a.k.a paradox’tan güzel bölümleri olan kaliteli bir demo. Özellikle tüneldeki uçaklı bölümü ve (sanırım) ray-trace olan küreli bölümü beğendim.

Oyunlar:

Hell's Deep / Onat Türkçüoğlu
Lise 2’ye giden genç arkadaşın, yaz tatilinde yaptığı bu oyunla oyun yarışmasını çok temiz bir şekilde kazandı. Zaten oyun compo kesin senindir demiştim heheh. Haaf Engine ile yapılan bu oyun Haaf’ın tüm nimetlerinden yararlanmış özellikle de parçacık sisteminden. Yalnız oyundaki her düşmanın, merminin parçacık efekti olarak gösterilmesi biraz göz yoruyor. Oyunun amacını tam kavrayamasam da, etraftaki objelerle etkileşime geçebilme ve inventory sistemi gibi detaylı özellikleri oyunu basit bir aksiyon oyunundan ayırıyor. Ayrıca oyunun müziklerini hazırlayan Kopykatt’e tebrikler, müzikleri direk parti mekanında hazırladırlar, işte parti ruhu budur.

Board Soccer / İlker Görkem
Partide dikkatsizce yürürken çayı dökerek ellerini yaktığım arkadaştan çok şirin bir oyun. Köyde kaldığım zamanlarda akşamları saatlerce oynadığımız çivili futbolun, flashlı actionscript’li versiyonu. Oyunun temel mekanikleri iyi çalışıyor ve karşılıklı oynayabileceğiniz bir de yapay zekası var. Hiç de fena oynamıyor, ilk seferde 3-0 yenildim hehe.

Tutelage / Zomco
Tutelage ilginç ismi ile kendi halinde bir vertical shooter. Dalga dalga düşmanlara karşı bol keseden mermi yağdırıyoruz. Ve tabi ki AMIGAAAAA!

Rescue Erroll /Orçun Obalar & Ahmet Kermen
Rescure Errol, yani Erol’u Kurtar’da :P üzerimize gelen tankı defalarca kez öldürmemiz gerekiyor. Her öldürme 1 puan. Bir de üzerimizden kırmızı bir uçak uçuyor ama onun işlevini henüz anlayamadım. Gerçek ismi Canon The Bombaridan olan Rescue Errol, 2001’den beri geliştirilmekte olan yarım kalmış bir flash oyunu. Partideki güzel sunumu sayesinde 3.lük aldı.

7D9 Car Similator - Infect/Semaver
Infect’ten güzel bir araba simulasyonu. Trafik var, asfalt taze dökülmüş, yeni badanalı binalar, her şey yerinde. Müzik seçimi süper! , sunum sırasında herkes el çırparak eşlik etmişti sanırım. Ama aynı tempo oylara yansımamış malesef. Sanırım bundaki en büyük etken ortada bir oyun faktörü olmayışı.



7d9 / Ragnor

Fizik 102'yi bu kaçıncı alışım oldu? 4 oldu sanırım. Ahh geçen sınavda da midem ağrıyordu, o günde feci bir ağrıyla sınava gitmiştim. Zaten sınava da çalışamamıştım, sıçış kesindi zaten. Herhalde psikolojikti bu ağrıda. Çalışamamamış olmanın bir avantajı olarak sınavdan erken çıktım. Hemen ilk vasıtaya atlayıp Aşti'nin yolunu tuttum. Biletim saat4'deydi ama planladığımdan erken çıktığım için 2.40'ta Aşti'deydim. İşlerim iyiye gitmeye devam ediyordu ve saat 3 otobüsünde yer bulup biletimi değiştirdim.

Uzun zamandır yolculuk yapamamış olduğum içinde biraz mutluydum ama planım otobüse biner binmez uyumaktı. Malum partide uykuya pek vakit bulamayacaktım ama koltuk arkalarına yerleştirilmiş olan tv cihazları bütün planlarımı bozdu. Bu yeni icadın etkisine kapılıp yol boyunca abuk subuk türk filmleri izledim (çılgın dersane vs.) ve hiç uyuyamadım tabi ki. Ama asıl hayal kırıklığım Cartoon Network'te şöyle eğlenceli bir çizgi film bulamayışım oldu. Neyse İstanbul'a vardıktan sonra otobüs firmasının servisi ile boğaziçi kampüsüne gittim (o otobüs firmasını tercih etmemin asıl sebebi de buydu zaten, yoksa hızlı tren ile aktarmalı bir kombinasyonda deneyebilirdim ama o zaman boğaziçine ulaşımı kendi imkanlarımla sağlamam gerekecekti ).

Kampüste mekanın giriş kapısı değiştirildiği için mekana girmem biraz zaman alsa da kısa sürede kendimi etkinlik alanında buldum. Klasik bir demo partiydi ama birşeyler farklıydı, evet ne olduğunu çok iyi biliyordum. İçerisi akşam 9-10 saatleri olmasına rağmen tıklım tıklım doluydu. Zaten yeni gelmiş olmanın yorgunluğu üzerimdeyken birde bunun şaşkınlığı bindi. Zor zarda olsa boş bir masa bulup eşyalarımı yığdım ve teker teker dostlarla selamlaşmak için parti mekanını turlamaya başladım.

Selamlaşmalar bittikten sonra partide kaçırmamış olduğum bütün etkinliklere katılmaya çalıştım. Oyun yarışmasına katılmak için gecikmiştim ama katılanlardan biri gelmeyince yerine geçip sağlam bir hezimete uğradım. Yok abi seneye joystick ile çalışıp gelicem. Ayrıca yetkililere sesleniyorum seneye Sensible Soccer istiyoruz. Swos96/97 (PC, Amiga fark etmez ama retro yarışma konsepti yüzünden Amiga olacaktır herhalde) olsun lütfen, en iyisidir. Oyun yarışmalarından sonra sıra bilgi yarışmasındaydı ve demopartylerdeki bu favori etkinliğimi de kaçırmadım tabi ki. Ahahahah, herhalde bütün partinin en komik, en eğlenceli etkinliğiydi. Bizim ekip Ankara tayfası olarak Tesla, ben ve Scg'den oluşuyordu. Açık ara en zayıf ekiptik ve aldığımız sonuç kaçınılmazdı ama kim takar sonucu, süper eğlenceliydi, Vigo'nun itirazları diğerlerinin karşı çıkışları, uydurulan efektler, bizim çaktırmadan kakaladığımız Art of State gibi zırvalar ahahahah, süperdi. Seneye Scener ismi çalışıp gelicem .

Gece Tesla ile bir ortak gp2x demosu kasmaya karar verdik, daha doğrusu Tesla'nın partları hazırdı benimde 1-2 part hazırlamam gerekiyordu. Ne yapayım vs. derken fraktal yapayım dedim ama pek beceremedim, o işte öyle kaldı ama Skate'in başını ağrıta ağrıta olayı çözdüm gibi, o demo'yu yapıcaz, güzelde olucak! :P

Yemek seçen bir adam olarak peynirli poğaçalardan uzak durmuştum ama bu durum sağlam bir açlık olarak geri dönmüştü bana, parti mekanındaki zorunlu ikramlar sayesinde durumu yine de idare edebiliyordum gerçi, ama o da nesi? Tam biraz kafa dağıtmak için salon'dan çıkmıştım ki girişte Bronx'tan Expert ve getirdiği çiğköfteleri gördüm. Bronx o anda benim için partinin en süper release'ini yapmıştı, tekrar teşekkürler çiğköfteler için, zamanlaması mükemmeldi .

Parti mekanı gece'de kalabalıktı. Bu kalabalıkta boğaziçi bilgisayar klübünün (compec) üyelerinin orada olmasının payı büyüktü elbette. Açıkcası işte bilgisayar klubü böyle olur dedirttiler bana, bizim okuldaki kluple karşılaştıramıyorum bile. Ama bir diğer sebepte uzun zamandır olmasını istediğim, elimden geldiğince çabaladığım birşey olarak oyun yapımıyla ilgilenen bir grup insanında orada olmasıydı. Zaten aynı teknikleri kullanan birbirine çok yakın bu iki dal, konu, scene ile ilgilenen herkes için bu partilerin kaçırılmayacak bir etkinlik olduğunu düşünüyordum hep, sanırım katılan arkadaşlarda artık benimle hem fikirdir .

Sabah bu oyun geliştiricisi/geliştirmeye hevesli arkadaşlarla compolar arasında bulduğumuz bir vakitte bir köşeye geçip kısa bir muhabbet gerçekleştirdik. Güzel bir başlangıç oldu bence, bir network, bir community oluşturmamız lazım Türkiyede. Devamı umarım GGJ'de gelir.

Sonra derken compo'lar başladı. Müzik composu beklenildiği gibiydi. Drey vs Wisdom kapışması oldu ve Drey kazandı. Müzik composu benim için biraz sönüktü bu sene. Geçen sene ki gibi Nightlord'tan bi katılım gelse, Hydrogen'de katılsa, İmpetigo, Chaotique'de katılsa falan, işte o zaman süper çekişmeli bir compo olacaktır. Seneye inşallah diyorum

Wild Compo'da Levent ve Bilgin'in yapmış oldukları blackberry oyunu çok rahat bir birincilik aldı. Video'dan gördüğümüz kadarıyla casual games türünde hem eğlenceli hem de bitmiş bir proje. Neredeyse pazarlanmaya hazır durumda diyebilirim. Herhalde tek sıkıntısı blackberry'nin çoğunlukla iş adamlarına yönelik bir cihaz olmasıdır ama iphone gibi platformlarda bu oyun için umut var. Diğer katılımlara gelince ikisi de 80'ler göndermeleri ve dönemin bilgisayarlarına olan saygı duruşları ile çok güzel iki katılımdı ama Creatures gibi tamamen 'bitmiş' ve güzel tasarlanmış bir oyun karşısında şansları yoktu. Yine de umarım seneye bu tarz katılımları yine görürüz, kesinlikle izlerken çok eğlendim ve seneye bende bu tarz birşeyler denesem mi acaba diye düşünmüyor değilim.

256 byte kategorisi bu sene Skate ve Anes el atmayınca biraz sönük kaldı . Devreci daha önce Assembly ve opengl ile yaptığı 3d oyun ile assembly kullanma konusundaki becerisini ispatlamıştı bize. Açıkcası onun ismini görünce beklentilerim daha yüksekti. Gerçi yolladığı productlardan biri teknik sorunlar yüzünden yarışmaya giremedi ve linux kullandığım için indirip bende daha bakmadım açıkcası o yüzden o sonuncu efekt nasıl birşey bilemiyorum ama Devrecinin söylediğine göre en iyisiymiş. Stranger'ın c64'te kodladığı 256 byte'te ufak ve şirin birşeydi ama sanırım Devreciye karşı kazanmasındaki en büyük etkin c64 kullanmış olması oldu.

Freestyle Art'ta Arcane'in Skull isimli ürünü çok güzeldi. Bol bol alkış aldı bizden ama Rebels'ten adını hatırlayamadığım birinin Steel2009 isimli ürünü ise muhteşemdi ve bu compoyuda kazandı ama sonradan ürün orijinal olmadığı gerekçesi ile diskalifiye edildi ve birincilik Arcane'e kaldı. Aslında bir katılım daha vardı ama parti sitesinde bulamadığım ve isminide şimdi hatırlayamadığım için pek değinemeyeceğim. Ama hatırladığım kadarıyla soyut, güzel bir çalışmaydı. Rephisto gibi sağlam ilüstratörlerin eksikliğini çok hissetti bu kategoride. Huzurlarınızda Spritus'u göreve çağırıyorum. Resident gibi 2000'li yılların Türk Scene'inde en sağlam gruplarından birini kurup, Anesthetic gibi coderları, Flexi gibi müzisyenleri (yahu adam o kadar zamandır müzik katılımı yapmamış ki müzik compo'da onlarda katılsaydı dediğim müzisyenler arasında adını yazmayı unutmuşum, ama o da tekrardan dönmeli, Caret'in müziği neydi öyle, hala ara ara dinlerim. Flexi daha çok parça istiyoruz senden!), Rephisto gibi grafikerleri bünyesine katıp sonra ilgisizlikten scene'den uzaklaşmalarına izin vermek olmaz!

Ve sıra geldi Pixel Grafik composuna. Sadece 4 katılım olmasına rağmen oldukça çekişmeli idi. Arcane yine çok tatlı bir grafik ile katıldı ama karşısında devler vardı. Turbo yine her zaman ki gibi süper bir çizimle katılmıştı. Spritus'ta tekrar kendini aşmıştı ama oylamalar sonunda gördük ki Spritus sonunda sadece 0.6 puanla bile olsa büyük üstad Turbo'yu geçmeyi başardı . Spritus'un çalışmasındaki Tolkien tarzı sanırım beni olduğu gibi diğer katılımcılarıda vuran şey oldu. Son olarak Spacecake'in (eski nickiyle prodigy) "4 years old wine" isimli çalışmasına değineceğim. Grup arkadaşım olduğu için yazmıyorum bunları ama Spacecake her partide kendini daha da ileriye götürüyor. Nightshift2006 idi sanırım ilk katıldığı demoparty ve her demoparty'de üstadları izleyerek ve onlardan öğrenerek kendini geliştirmeye devam ediyor. Bu hızla devam ederse 2-3 sene içinde çok başarılı bir pixel artist olabilir gibime geliyor.

Oyun composu bu sene çok sağlam katılımlar almıştı. Onat'ın Hell's Deep isimli çalışması birinciliği açık ara hak ediyordu ama. Tam olarak bitmiş bir oyun olmasa bile oyun mekanikleri tamamen oturmuş bir haldeydi ve oyun görsel olarakta göze güzel gelmeyi başarıyordu. Tek sıkıntısı güzelde olsa particle efektlerini çok bol kullanmış olmasıydı. Hem büyüler hem de yaratıklar particle efektinden oluşunca ekrandaki görüntü gittikçe karmaşıklaşabiliyor. Onun dışında gayet güzel bir oyun olmuş. İlker Görkem River Raid remake'ini daha önce yayınlamış olduğu için sadece Board Soccer oyunu ile katıldı. Çoğumuzun çocukluğunda bol bol oynadığı bu oyunun çok başarılı bir uygulaması olmuş. Ve yapay zekaya da sahip olup ayrıca bu yapay zekanında gayet iyi oynaması ayrıca büyük bir artı. Tutelage oyunu zaten güzel bir shoot'em up olmasına rağmen hem amiga release'i olması hem de parti mekanında gecelenerek geliştirilmesi ile benden yüksek puan alan bir oyundu ve açıkcası ilk ikide yer alacağını düşünüyordum. Rescue Erroll'u çok iyi hatırlamıyorum, ama güzel grafikli bi flash oyunuydu, üsse doğru gelen tank vs.'yi üssün girişindeki top'u kullarak üsse ulaşamadan vurmaya çalışıyorduk. Son oyunsa Infect'ten geldi. 7D9'a özel bir araba simulasyonuydu ama müzik olarak "What is love?" ı tercih etmesi bende keşke oyunu arabayla bir partiden diğerine gitme temalı, partilerde de insanlara sürtme (ünlü A Night at Roxbury skeçi) üzerine mini game'i olan bir oyun yapsaymış birinciliğe oynayabilirmiş fikrini uyandırdı . Compo makinasına çok yavaş çalışıyordu ve oyun namına pek birşey barındırmıyordu, iyi bir sonuç alamadı bu yüzdende.

Son ama en önemli compoya sıra geldi, Demo compo. Infect Dynamic adlı demosu ile sonuncu oldu. Ama yaptığı demo kesinlikle baştan sona bence olmuş bir demoydu. Kaldı ki tek başına bir programcı olarak yapabilecekleri sınırlı oluyor bir insanın. İyi bir ekip ile süper işler çıkarabilir. Bu compo'da sonuncu olması bence hiçte önemli değil bu sebeblerden ötürü. RET grubunun Searching For The Roots demosu 3. oldu. Açıkcası Zx Spectrum'dan hiç anlamadığım için için pek detaylı bir yorum olmayacak ama RET ilk kurulduğu günden beridir çıtasını yavaş yavaş yükseltiyor. Ayrıca Türk scene'inin ilk ve tek Spectrum grubu oldukları için bizim için hep özel bir grup olacaklar. Nightlord'un bu sene Amerika'dan kalkıp gelmiş olması bile bizim için yeterliydi ama o birde demo hazırlayıp compoya katıldı. Ne yazık ki demo'yu vaktinde bitiremedi ve yarım kaldı. Ama müziksiz hali ile bile çok güzel bir çalışma olduğu açık seçik ortada. Şu anda Nightlord'un demo'nun final versiyonu üzerine çalıştığına da eminim. Çıktığında 10 kat daha güzel olacaktır. Ve sıra geldi kazanana... Bronx Türk scene'inin en köklü demo gruplarından biri. En eskilerden olmalarına rağmen diğerleri gibi kaybolmadılar ve hala tıpkı dedikleri gibi "louder than a bomb" bir gruplar. Gnostic&Turbo işbirliği ile süper bir demo çıkarmışlar. Zaten daha 2. saniyede "oha, Turbo'nun işi bu!" diyor insan. Gnostic'te Türk scene'indeki en iyi coder'lardan biri ve ikisi bir aray gelip sadece 4 saat içinde böyle birşey çıkarıyorlar. İnanılmaz. Mega Blast'i izlerken hem Bronx'a karşı yarışmak için gaza geldim hem de aynı zamanda bu seviyede iş yapamayacağım için ümitsizliğe kapıldım . Özetle süper bir demoydu ve açık ara birinciliği hak ettiler.

Tam Türk scene'i bitti, artık duraklama dönemine girdi, kimse birşey yapmıyor dediğimiz bir sırada, en beklenmedik anda 7dx partilerinin en büyüğüyle karşılaştık. Partiden önce parti için basit bir intro çıkarıp demoscene'de aktif olarak ürün geliştirmeyi bırakmayı düşünüyordum, şimdi ise bir sonraki partiye kadar nasıl sağlam bir demo çıkarırım planları var kafamda. Umarım bu coşku kaybolmaz ve katlanarak artar.



7d9 / Nightlord

Prolog

Mart 1990 - Ankara Bahçelievler

Dikkatle ekrandaki yazıları izliyorum... Greets to tsg, scs, tln vs... Ekranda yukarıdan ve aşağıdan ortaya dogru yavaş yavaş ilerleyen renkli çizgilere bakıyorum. Daha ne kadar beklemem gerekiyor acaba. Teybe bakıyorum. Kaset hala ilerlemeye devam ediyor. Ekranın ortasında anlamadığım bazı yazılar var. Commando - cracked by ... Altında yazıyor: greets to tsg, scs, tln vs... Bu ekran az önce ortaya çıktı ondan önce bütün ekran düzensiz renkli çizgilerle doluydu. Hatta ondan önce de C-64'ümü ilk defa açmış ve klavyesine ilk defa "load" yazıp return tuşuna basmıştım. Dakikalar geçiyor. Hala aynı ekran, acaba makinede bir problem mi var. 11 yaşından beri alabilmek için para biriktirdiğim ve sonunda 13 yaşında kavuştuğum "bilgisayarım" acaba bozuk mu. Ekrandaki yazıları tekrar tekrar okuyorum anlamadan. O sırada "çat" diye bir ses. Kaset bitti. ekran hala aynı. O esnada bana vahiy geliyor ve korkarak space'e basıyorum. İşte karşımda yarım saattir (4 yıl artı yarım saat) beklediğim Commando oyunu. Meğer o baktığım ekran gördüğüm ilk intro imiş. Bütün yapmam gereken de space'e basmakmış. Daha sonra o baktığım intronun arkasındaki dünya, benim hayatımı şekillendirecek, ve 19 yıl sonra bile o dünyanın diğer üyelerine "greets" geçerken hangi efekti kullanmam gerektiğini düşünüyor olacağım.

Mayıs 2004 - İstanbul İkitelli

Hydrogen'le birkaç saat önce tanıştık. Şu anda bana 1084'te kendi piksel çalışması olan I-Royo'yu gösteriyor. Bir yandan da aslında emülatörlerin grafikerleri nasıl kahrettiğini anlatıyor bana. Ben ekrana bakıyorum, sonra bir de emülatöre bakıyorum. çok da bir fark göremiyorum o anda ama Hydrogen'e çaktırmıyorum. "Haklısın abi" falan diyorum. O farkı anlayacak olgunluğa gelmem için 40 fırın ekmek yemem gerekecek ve sonunda 2006 yazında Hydrogen'ın 2004'te anlattığı şeyleri anlayacağım. Bu arada kendi grafikerlik kariyerimde (!) dönüm noktasını birkaç dakika sonra, piksel yapmakta olan Turbo'nun omzunun üzerinden smooth atışını görerek yaşayacağım. O esnada Turbo'nun başında toplanan diğer kişilerle muhabbet olsun diye "Abi inanılmaz ya ben denedim hiç böyle olmadı" diyerek "İlk Partim Rehberi"nin temellerini atacağım

Nisan 2006 - İstanbul Kuştepe

Ekranda üç tane gemi yükseliyor. Rebels, Raven ve Resident. Nightshift 2006 Demo Compo sonuçları açıklanıyor. Daha şimdiden alkışlar var. Salondaki alkış sesi Rebels gemisinin durarak üçüncü olduğunun ortaya çıkması ile artıyor. Heyecan dorukta. Bir sonraki duran gemi ikinci olacak ve birinciyi belirleyecek. Bir ömür gibi geçen birkaç saniyeden sonra Raven gemisi duruyor. Salon yıkılıyor. Resident çığlıklar atıyor. Spritus bir buçuk metre zıplıyor. İnanılmaz bir çoşku ve mutluluk. Bir Türk partisindeki demo compo'da gördüğümüz rekabetten ve kaliteden coşmuş durumdayım. Artık tr-scene coşacak. Bu compodan sonra kimse Türk gruplarını tutamaz.

Aralık 2008 - Bellevue, WA, ABD

7d8 partisine Skype üzerinden bağlıyım. Demo compo'da bir C-64 ürünü. Joker, yıllarca forumlarda sabırla takip edip çalıştığı 6510 assembly ile ilk parti ürününü yayınlıyor büyük ekranda. Ns2006'dan beri durağanlaşan tr-scene'de 2008 yılında yeni bir scener kazanıyoruz. Süper mutluyum. Müzik compoda ise Drey'in Storm isimli parçasında kendimden geçiyorum. Türkiye'de scene'in gelişmesi için çaba sarfeden insanların harcadığı toplam emeğin tamamına karşılık, Drey'in sadece Demodojo First parçasının durumu amorti ettiğine, Drey'in yaptığı her ekstra parça ile de sonsuz kara geçtiğimize bir kez daha kani oluyorum.

Mart 2009 - Bingen, Almanya

Son bug... Norvax yanımda hala uğraşıyor. Skate öbür yanında yardım etmeye çalışıyor. Turn Disk. Benim yapabileceğim birşey kalmamış. Solumda Datura ve Hydrogen de umudunu kaybetmiş. BP 2009 demo compoya yetişemeyeceğiz. En eski arkadaşlarımdan Norvax ile, sekiz yılın ardından döndüğü scene'de ilk defa bir demo partisindeyiz. Partideki bütün C-64çüler ve BP organizatörleri gibi Türkiye'de ve başka yerlerde scener arkadaşlarımız demoyu bekliyor. Olması gereken halin çok uzağındaki demoyu erteleme kararını zor da olsa alıyoruz. BP2009'da ürünümüzle yokuz. Tek teselli, Tesla ve Dağhan'ın verdiği Snickers ve Redbull'lar.

Aralık 2009 - Kozyatağı, İstanbul

Arcane ile otobüs durağındayız. Heyecandan çatlamak üzereyim. 4 yıl sonra ilk defa bir 7dx partisine gidiyorum. Acaba ortam nasıl olacak. Ne kadar kişi gelecek. Ne kadar ürün olacak. Ben demomu yetiştirebilecek miyim. Yine kendime kızgınım. Şu demoyu niye bitirip gelmedim yine. Onunla uğraşırken yine bir sürü muhabbet fırsatını kaçıracağım. Muhabbet ve demo işini iyi dengelemem lazım. Arcane ile coşmuş durumdayız. Sonunda otobüs geliyor. Partiden artık en fazla bir saat uzağız.

Esas Olay

Neee??? Poğaça mı??? Yine hayatta yabancı bir partide göremeyeceğimiZ son derece Türkiye'ye özgü bir güzellikle karşılaşıyorum. Partide bedava poğaça var ya. Hahah parti diye post apokaliptik bad boy'ların mekanının anlayan 90 ortası scenerları için partide poğaça ve çay servisi olmasından daha dumur ne olabilir. Poğaçalar da süperdi bu arada.

Parti mekanına girdiğim gibi böğürmeye başlıyorum. Hıaaaarrrrrrgh geldim ulan sonunda. Hemen başlıyoruz kucaklaşmalara... Vigom abim orada. Glance kardeşlerim orada. Coşku heyecan hepsi orada. Yaşasın beea.

Hemen sol arka köşede biraz gözlerden uzak bir noktaya kuruluyoruz Arcane ile. Cumartesi günü geceye kadar, demo ile ilgili çok fazla ilerleme kaydedemeyeceğim. Seminere kısa bir hazırlık yapıyorum. Skate'in "partiler tarihi" seminerinde coşuyorum. Bu arada ortada koşturan organizatör tişörtü giymiş şirin şirin gençler görüyorum. Compec üyeleri olmalılar. İki üç hafta önce Skate bahsettiğinde hemen web sitelerine göz atmıştım. Aaaa dergi çıkarıyorlar. Her kim düzenli olarak dergi çıkarabilirse benim nazarımda dört level birden atlar. Disiplin ve organizasyon demek o. Afferim koçlarım benim diye içimden geçirerek devam ediyorum partiye.

İlk saatlerde mümkün olduğunca çok kişiyle muhabbet etmeye, internetten tanışıp yüzyüze görüşemediğim pek çok arkadaşla tanışmaya çalışıyorum. Bu esnada yazıları ve araştırmacılığının fan'i olduğum Alcofribas ile sonunda tanışıyorum. Ohooo daha bu akşam bu adamla muhabbeti yardırırız diye içinden geçiriyorum.

Seminerde atıp tutuyorum birşeyler. Mümkün olduğunca relax bir tonda bir saatten biraz az vıdı vıdı edip milleti baydıktan sonra iniyorum. Birkaç genç arkadaş'ın sorularını yanıtlamaya çalışıyorum. Arada akşam yemeği için bir wonderland çıkarması yapıyoruz. demodojo, zomco, artefect ve yandaşları şeklinde özetlenebilecek bir masada yemekleri lüpletip dönüyoruz. Bu arada mekana eşim ve kuzenim gelmiş. Onlarla çok kısa görüşebiliyoruz.

Arada birkaç arkadaştan "ben bu işlere girmek istiyorum. Ama hangi dil, hangi platform... Acaba ben geç mi kaldım" gibi sorular alıyorum. Elden geldiğince bu sorulara sırasıyla "platform önemli değil, yeter ki üret", "C++", "niye geç kalasın" şeklinde cevaplar veriyorum.

Akşam bir ara, aralarında Beast, Ref ve Arcane'in de olduğu bir grupla yine Türk yazılım sektörünü kurtarıyoruz. Ben yine gaza gelip milletin beynini ütüledikten sonra kendimi tokatlayıp muhabbetten ayrılıyorum. Bu arada Hydrogen yine cin bakışlarla "Scene bilgisine güvenenler için sürpriz yarışma" diye bir etkinlikle çıkıp geliyor. Hah kesin yine çok zevkli bişey uydurdu bu herif. Yazılıyoruz tabi. Sonradan ortaya çıkıyor ki 4 takım halinde isim şehir scene edition...

Ulan ne zormuş yahu ha deyince S ile başlayan grafiker bulmak. Bu arada kısa sürede ortaya çıkıyor ki oyun bilgi oyunu olduğu kadar ikna ve politik yeteneğe de bakıyor. Quadratic bezier'i Hydrogen'e neredeyse kabul ettiremiycez. neyse efendim bazı kolay golleri yiyerek ve de en can alıcı noktada O harfiyle başlayan demo bulamayarak (insan kendi yaptığı demoyu hatırlamaz mı arkadaş) ikinciliği alıyoruz. Takım arkadaşlarım Ssg ve Qube ile artık önümüzdeki maçlara bakıcaz.

Aaa bi de bakıyorum saat gece yarısına yaklaşıyor. dışarıda banklar Sohbet çemberi için hazırlanıyor. Üzülerek bakıyorum. Kulaklığı takıp demoya oturuyorum. Kendi kendime Elwood Blues'un Jake Blues'a konser çıkışında arabaya binince dediğine benzer bir şekilde "laptop hazır. 5 saat enerji içeceği içildi. Redbull tankı dolu, browser'da msdn açık... Haydi" diyerek başlıyorum

Bu saatlerde bir ara yandan bir el uzanıyor. Elde bir marul yapragının arasına konulmuş iki çiğ köfte... Elin sahibi sevgili Spaztica. Meğer dışarıya çiğ köfte gelmiş. Spaz da bir marul iki köfte kapıp bana getirmiş sağolsun. O an bu jestin nasıl ultra miktarlarda makbule geçtiğini kelimelerle anlatmam mümkün değil. Patterns of Madness'ın full versiyonunda Spaz'a special greets olacak.

Gece boyunca demodan matematik sınıfları olarak kullandığım D3DX sınıflarını çıkarıp kendi Şablonlu vektör ve matris sınıflarımı entegre ediyorum. Ayrıca kolay texture yaratma ve efekt dosyası derleme çağrılarını temizleyip bütün d3dx bağımlılığını ortadan kaldırıyorum. Beyin bu arada 5 fps'ye düşmüş. Sağolsun bir ara Scg gelip pair programming desteği veriyor. Saat sabah 10 olmuş.

Son partın birleştirilmesindeki bir bug ile yaklaşık iki saat uğraşıyorum. Müzik için vakit kalmadı. Organizatörleri de zor durumda bırakmak istemiyorum. Daha fazla gecikemem. 4 efekt arka arkaya patır kütür geçiyor, kamera hareketleri ayarlanmamış, geçişler yok, müzik yok. Ama bir partiyi daha demosuz geçirmem mümkün değil. Son derece ham ve bitmemiş bir halde olsa da iyi efektler olduğu için demoyu yayınlamaya karar veriyorum. Bitmemiş bir demoyla compoya katılmanın ne ekşi bir his olduğunu bir kez daha hatırlıyorum böylece. Bir diğer içimdeki ekşilik demonun textlerinin de tam bitmemiş olması. Böylece demonun aslında benim PC scene ile ilgilenmemdeki en büyük ilham kaynaklarımdan olan Spritus'a dedike edildiğini belirten text'i koymaya bile fırsat kalmıyor. Bir ara gidip Spritus'a "abi kusura bakma ful versiyonda aslında göreceksin ama bu demo sana dedike" diyorum. Ne rezalet

Compolar başlıyor. Müzik compo yine en yüksek katılımlı dal. Intranet'ten katılımlara bakıyorum. Drey var, Wisdom var, Chaotique yok, Punky var, Flexi yok. Punky ile coşkulu bir başlangıç. wondrous isimli tanımadık bir arkadaştan dengeli ve güzel bir parça. Wisdom ve Drey'den iki kaliteli parça. Drey'in Machine trilogy'sini tamamladığını parçanın ortalarında anlıyorum. Parçanın ondan sonraki ikinci yarısı zaten epik bir boyuta ilerliyor. İyice bir lezzet. Keza Wisdom'ın winter syndromundan tanıdığımız ve sevdiğimiz gitar sound'u ile keyif içinde bir müzik compoyu tamamlıyoruz. Hemen akabinde kapı önünde iki master ile zevkli bir müzik muhabbeti.

Ardından Piksel grafik compo bombasını görüyorum. Arcane zaten baba bir pikselle katılacak biliyorum. Spritus yetiştirebildi mi. Turbo yine kolay bir galibiyet mi alacak derken. Amanın... O nasıl compo öyle. 4 tane süper kaliteli ürün. ben genelde compolarda 5 komşuluğunda oylar veririm. 9 - 10 zor veririm. Piksel compodaki oylarım 8,9,10,10. Turbonun grafikte hörşt diye hayvan gibi ince piksel yüksek kontrast bomba dizayn kombinasyonu karşısında yumruk yemişe dönüyorum. Ardından Spritusun devasa resminde büyücünün kıyafet texture'ı ve genel kompozisyon karşısında da coşuyorum. Oh Oh süper kaliteli bir piksel gfx compo.

Oyun yarışması da çok iyi. Gayet bitmiş çok güzel oyunlar ardı ardına ekrana geliyor. Hele beni en coşturan olay, aralarında Zomco'dan bir Amiga oyunu olması. Yıllar sonra bir Türk partisinde hiç olmayacak şey oluyor ve bir Amiga release'i var. Şahane bir olay. O da benim demo gibi compoya yetişme kaygısıyla kuşa döndürülmüş olsa da bitmiş bir ürün Ayrıca diğer oyunlarda da iyi ölçeklenmiş ve oyun tasarımı bakımından çok açık bırakılmamış örnekler var. Çooook çok olumlu

İllüstrasyon yarışması, genelde partilerde benim en çok hayal kırıklığına uğradığım dal. güya bu kategoriye scene olayına uzak ama grafikerlik olayı ile ilintili geniş kitlelerin katılması lazım. Ama her defasında bir avuç katılım oluyor. Katılan arkadaşlara süper saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum. ama öte yandan niye daha fazla grafikerin katılmadığını da anlamıyorum. Yine Allah'tan Arcane ve Evol var

Ve geliyoruz demo compoya. İlginc bir compo. Önce arasıra Msn'den konuştuğumuz Paradox'un demosu. 7d8'dekinden çok daha ileri bir ürün. Efektlerin tasarımında ve sunumunda bazı acemilikler (fazla lineer animasyonlar, sync hataları, renk uyumsuzlukları vs) göze çarpsa da kesinlikle doğru yolda bir adım. Paradox keşke şu partide olsaydı diye geçiriyorum içimden. Şu an Paradox bence Türk PC scene'deki en umut vadeden gelişme. Özellikle bu partideki demosunda yapmaya çalıştığı gelişme bana çok olumlu sinyaller veriyor. Hatta partide Gnostic'le konuştuğumuzda o da çok beğendiğini söylemişti. Paradox'un şu andaki handikapı bence görsel tasarım. Bunu iyileştirmek için ya iyi bir grafiker ile çalışmalı, ya da çok çok bol miktarda PC demosu izlemeli. Compoda kafamdaki en baskın düşüncelerden biri Paradox'un bu compoda bir önceki demosundan çok daha fazla emek verdiği bu demoyla aldığı sonunculuğu nasıl değerlendireceği. Bunu iyi değerlendirmezse olaydan soğuyabilir. değerlendirirse de (mesela üzerindeki demoları iyi incelerse) çok çok gelişebilir.

Bir diğer ilk yine bu compoda. İlk defa bir partimizde bir Speccy ürünü demo compoda. Ret ufak ve şirin bir ürünle demo compoyu renklendiriyor. Speccy'den çok anlamadığım için fazla yorum yapamıyorum. Ama her zamanki gibi yine Ref'ten şık bir logo var.

Bronx'un Mac demosu olacağını partinin başlarında duyuyorum. Nasıl birşey bekleyeceğimi bilemiyorum tabii. Ancak demo başlar başlamaz, yine Turbo vizyonlu tutarlı tasarımlı birşeyler geleceği anlaşılıyor. Şık motion gfx partlar ve gaz müzikle ilerlerken, dört saatte yaptık falan muhabbetini görünce iyice dumur oluyorum. Nasıl lan dört saat? Ben Patterns of Madness ile iki hafta uğraştım da bitiremedim. siz nasıl dört saatte bitirdiniz vay anasını diyorum. Mac te çalışan hazır motorunuz falan mı var yahu?

Ayrıca demonun her yerinden o kadar ustalık ve cilalılık akıyor ki hayran olmamak elde değil. Ya zaten benim çok da uzatmam anlamsız olacak. Ben kimim de Turbo ile Gnos'un demosunu yorumluyorum. Adamlar yine süper temiz iş çıkarmış. ellerinize sağlık valla. Benim gördüğüm en iyi Bronx demolarından biri ayrıca. Hatta louder than a bomb diyorum.

Böylece partinin sonuna geliniyor. Bir ara forumdan genç ve çekingen Junke'ye rastlıyorum. çekingenlikten sıyrılıp rahat rahat foruma yazmasını telkin etmeye çalışıyorum. Bakalım başarılı olabildim mi

Sonra sonuçlar ödüller vs... O bölümden aklımda kalan an, piksel grafik sonuçları. ikincinin anons edildiği an. yani turbo'nun ikinci Spritus'un yıllardan sonra ilk defa piksel compoda Turbo'yu geçtiğini duyduğumuz an. Turbo hemen yanımda.... Vaaaaaaay diye Turboya dönüyorum gülerek. Turbonun yüzünde kocaman pırıl pırıl bir gülümseme. Çok çok acayip tarif edemem. Neredeyse Turbonun yüzünde bir gurur var. Hani böyle karate filmlerinde sensei çekirgeyi çalıştırır, döver döver, oradan oraya atar. Ama çekirge yılmaz ve çalışır. en sonunda çekirge hocayı atar bir şekil. hoca gülümseyerek çekirgeye bakar. İşte öyle bir gülümsemeydi Turbo'nunki. Süperdi.

Ve Parti sonu... İnsanlar teker teker mekandan ayrılırken vedalaşıyoruz. Yine çok az muhabbet edebildik. Üstelik bu kaçan muhabbetin sebebi olan demo da tam bitmedi. Ama bir şekilde compoya da girdi. Ama acaba harcadım mı demoyu böyle? Partideki muhabbet şansımı harcadım orası kesin. Ama en azından geldim. Buradaydım.

İşte kafada böyle yarı mutlu yarı üzgün bir iç ses çorbası ile o dakikaları geçiriyorum. O esnada Mfk ve Ref'le kısa ve zevkli bir retro muhabbet dönüyor. Ardından süper cool Compec üyeleri ile kısa bir sohbet yapıyorum. Akıllı sorular, pırıl pırıl gençler... Dakikalar geçiyor ve gitme vakti. Compec üyelerine ve mekanda kalan diğer arkadaşlara veda edip Anadolu yakası arabası olarak, Hydrogen'in arabasına doluşuyoruz. Tipik parti sonu araba hali. herkesin kucakta monitörler bilgisayarlar olduğu bir halde araba da evlerimize yol alıyoruz. Beyinde demo müzikleri, gözlerde ağrı ve uykusuzluk, bir parti daha geride kalıyor.

Epilog

Bir scener'ın hayatında bana göre en önemli kilometre taşları, ürün (özellikle demo) release zamanları... Hatta daha da spesifik olmak gerekirse, demo'nun bittiği ve not/info dosyasının yazıldığı anlar.

O dakikaların yoğunluğuna ve önemine en yaklaşan ikinci deneyim ise bir demo partisine gitmek. Orada aynı kafada insanlarla buluşmak, konuşmak, üretilen ürünleri birbirine göstermek, tepki almak. O çok acayip bir dinamik ve sadece partiye gelmiş birisi, "partiye gelmek ve gelmemek arasındaki farkı" anlayabilir.

7d9 Türkiye partilerinde katılımcı rekoru kırıyor. Ürün miktar ve kalitesi bakımından da 7d5 ile kıyaslanabilir bir seviyede. Bu çok çok olumlu. Bakalım önümüzdeki aylarda nasıl gelişmeler olacak.

Ben Türkiye'de kalan zamanımda aile ziyaretleri arasında Patterns of Madness'ı tamamlamaya çalışıyorum. Amacım partiden sonraki iki hafta içinde tamamlamak. Bakalım olacak mı

Skate, gösterilmesi çok zor olan bir devamlılık ve tutarlılıkla partinin arkasındaki bana göre en "olduran" faktör. Herkes yorulup bırakmak istese (ki ben tr'de olsam şu an parti organize edecek gücü kendimde bulabilirmiydim bilmiyorum) bile o bırakmıyor. Helal sana kardeşim.

Datura ve Endo yine oradalar. Üzerlerine düşenleri yapıyorlar. Endo açık ara tr-scene'in en iyi sunucusu olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Norvax bu yıl organizasyon boyutuyla da hayli geç dönüş yaptığı scene hayatını zenginleştiriyor. Hydrogen yine pekçok detayın arkasındaki ince eleyip sık dokuyan beyin olarak, partinin "scene partisi" niteliğini zenginleştirmeye devam ediyor. Sürpriz destekler de geliyor kahramanlarımıza. Vahşi cyberspace'in en yaman silahşörlerinden olduğu hemen anlaşılan Caisson'dan muhteşem bir web sitesi, ve editörlerin kralı, şahane insan Beast'den kritik sponsor bulma, ödül ayarlama ve duyuru yardımı. Ayrıca duyuruya dünyanın en ekşi sözlüğünün sahibi güzel dost Ssg'den yardım. tabii yine donanım yardımı ve ödül sponsorluğu ile Mfk orada.

Bu tabloya bakınca bu saydığım adamlara koşup sarılasım geliyor. Diyecek şey bulmak zor.

Tabii partiyi katılımcılar da tanımlıyor. Vigo'nun aurası, Turbo'nun ustalığı, Spritus'un ilham veren alçak gönüllülüğü, Arcane'in dinginliği ve yeteneği, Spaz'ın, Ref'in süper sohbetleri. Wisdom'ın aşmışlığı, Drey'in tanımsız boyutlardaki ustalığı, Gnos'un sessiz ama zeka fışkıran bakışları, Joker ve Hades'in gazı, Yatuyu ve Domino'nun Amigacılığı, Compec üyelerinin ortamı simültane öğreniş ve yaşayışları... Herkesi hatırlamam mümkün değil ama partide yine şahane insanlar bir araya geldi. Ve partiye bir o kadar daha değer kattılar benim için.

Partiden pek çok yapamadığım şeyi de hatırlıyorum. Alcofribas'la şöyle ful muhabbet edemedim. Chaotique ve Drey ile gitar çalamadım. Flexi, Scg, Tesla ve Dağhan ile çok çok az muhabbet edebildim. Gece sohbet çemberine katılamadım. Gnostic ile çok az muhabbet edebildim. Wisdom ile Em Hgs maçı yapamadım. Demoyu bitiremedim... Ragnor ile oyun yapımı muhabbeti yapamadım. Domino ve yatuyu ile Amiga muhabbeti yapamadım. LW3D ile çok çok az muhabbet olabildi.

Bütün bu olamayan şeylere rağmen, bir parti daha geride kaldı. Üstelik benim şahsen önem verdiğim bazı scene metrikleri açısından da hayli iyi bir parti oldu.

Ve bu üst üste sekizinci yıldır oluyor. İnanabiliyor musunuz? Ben inanamıyorum... Daha nicelerine...